Madencilik sektöründe çalışan işçiler bütün dünyada kapitalist üretim ilişkilerin en ağır sonuçlarına katlanmak zorunda kalan işçiler grubunda yer alıyor. Maden işçileri yerin metrelerce altında, havalandırmaların yetersiz olduğu ocaklarda, saatlerce tozun içerisinde çalışıyorlar. Dünyayı ısıtıp aydınlatıyorlar ama sağlıklarından ve canlarından oluyorlar. Oysa gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınsa, insana yakışır çalışma koşulları sağlansa bu iş cinayetlerinin kökü de kazınabilir.

Maden işçileri sık sık iş cinayetlerinde hayatlarını kaybediyorlar. İşte bütün dünyayı ve Türkiye’yi ayağa kaldıran madenlerdeki iş cinayetlerinden biri de Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu TTK’ya ait maden ocağında yaşandı. Amasra’daki madende 14 Ekim 2022 Cumartesi günü grizu patlaması oldu. Akşam saat 18.45 gibi yer altında meydana geldiği açıklanan bu iş cinayetinde 21 Ekim 2022 itibarıyla toplam 41 işçi hayatını kaybetti, 11 işçi yaralandı.

maden faciasının gökyüzünden görüntüsü
Fotoğraf: Mehmet Emin Çalışkan, Reuters, 15 Ekim 2022.

Soma’dan Amasra’ya yetersiz önlemler

Ülkemizde kömür madenlerinde son yıllarda birçok iş cinayeti işlendi. Bunlardan bir kısmı özel sektör tarafından işletilen madenlerde, bir kısmı da kamunun işlettiği madenlerde oldu. Gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığı için grizu patlamalarında 2003’te Karaman Ermenek’te 10 işçi, 2009’da Bursa Kemalpaşa’da 19 işçi, 2010’da Balıkesir Dursunbey’de 17 işçi, 2013’te Zonguldak Karadon Taşkömürü işletmesinde 8 işçi yaşamını kaybetti.

Yine hepimizin hatırladığı gibi Cumhuriyet tarihimizin taşkömürü madenlerindeki en ölümlü iş cinayeti 2014 yılında Manisa’nın Soma ilçesinde işlenmişti. Manisa Soma’da özel bir şirketin işlettiği madende meydana gelen iş cinayetinde 301 madencimiz hayatını kaybetmişti. Daha önce meydana gelen ve yukarıda da kimisine değindiğimiz TTK’ya ait Armutçuk, Amasra, Üzülmez, Karadon ve Kozlu olarak bilinen toplam beş müessesenin dışında yer alan Soma, özel bir şirketin işlettiği bir madendi. Sermaye sınıfının açgözlülüğü ve yüksek kâr hırsı Soma’da işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini hiçe saymış, bütün ülkeyi yasa boğmuştu.

Sorumlularının hak ettikleri cezayı hâlâ almadığı, asıl sorumluların yargılanmadığı Soma iş cinayetinden sonra en çok sınıf kardeşimizi kaybettiğimiz iş cinayeti haberini aldık Amasra’dan. Acımızı ve öfkemizi büyüten haber bu defa kamuya ait olan TTK’nın Amasra müessesesinden geldi. Amasra’da meydana gelen bu iş cinayeti başta kaybettiğimiz sınıf kardeşlerimizin aileleri ve bölge halkı olmak üzere bütün ülkeyi ayağa kaldırdı. Çok iyi biliyoruz ki maden işçilerinin bütün sorunları serbest piyasa sistemi içerisinde çözülmeyecek, ama çözüme de en tepeden başlayarak sorumluların yargılanması ve gerekli önlemlerin alınması ile ulaşacağımızdan eminiz.

Asıl sorumlu kapitalist sistemin doymak bilmez kâr hırsıdır!

Bu noktada aklımıza, nasıl olur da bunca facianın yaşandığı kamunun işlettiği bu ocaklarda hâlâ gerekli önlemler alınmaz sorusu takılıyor. Sorunun cevabı apaçık ortada duruyor: AKP döneminde bir şekilde işçilerin, sendikaların ve bölge halkının tepkisiyle karşılaşılan veya karşılaşacağı düşünülen ve özelleştirilemeyen kamu kuruluşları da kapitalizm koşullarına göre, serbest piyasa kurallarıyla ve kâr hırsıyla yönetiliyor. AKP’nin neoliberal zihniyetinin yönlendirdiği kamu işletmelerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri almamasına rağmen sendikaların da bu önlemleri aldıracak gerekli baskıyı oluşturamadığını görüyoruz.

İşte bu yüzden de, kapitalist dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sermaye yanlısı hükümetin maden politikasının faturasını işçiler canı ve kanı ile ödüyor. AKP hükümetinin özelleştirme, taşeronlaştırma ve azami kâr politikalarının en ağır cezası işçiye kesiliyor. İnsan hayatı pahasına acımasızca yürütülen ekonomi politikası tüm iş kollarında iş güvenliği ilkelerini yerle bir ediyor.

Serbest piyasanın ayıbını kader ve fıtratla örtemezsiniz!

AKP ülkemizi “ölü işçiler cumhuriyetine” dönüştürüyor. Üstelik de bu politikaya kendi muhafazakâr gerici anlayışını da eklemlendirmeye çalışıyor. Madenciliğin fıtratında ölüm olduğunu, madencinin kaderinin ölüme yazıldığını, madencinin kader planının önceden yapıldığını söylüyor. Gerekli önlemlerin alınmamasını kendi gerici ideolojik düşünsel yapısıyla gerekçelendiriyor, sermayeden yana taraf olduğunu saklamaya çalışıyor.

Amasra’daki bu iş cinayetinin hemen arkasından gelen haberlere bakıldığında ihmaller zinciri açık şekilde kendini gösteriyor. Sayıştay’ın konuya dair raporu açıkça “TTK’da işçi sayısı az ve yetersiz” diyor. Rapor, “yetersiz işçi ile yapılan üretim sürecinde işçi sağlığı ve iş güvenliği sağlanamaz” diyor. Ancak, Bakanından kurum müdürüne kadar yozlaşmış yöneticiler ve gözünü kâr hırsı bürümüş vurdumduymazlar, ne bu raporları dikkate alıyorlar, ne de raporların gereğini yapıyorlar. Çünkü içinde yaşadıkları serbest piyasa onların da kalplerini kör, akıllarını iğdiş etmiş.

Gökyüzünden maden görüntüsü

AKP’nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejiminin “fıtratı” bir türlü değişmiyor. Özelleştirme ve taşeronlaştırma, işçilerin canını değersiz görme, iş güvenliği için yapılması gereken harcamaları fuzuli sayma, en basit güvenlik önlemlerini bile sağlamadan işçi çalıştırmaya göz yumma, göstermelik denetimlerle kamunun görevini savsaklama her defasında felakete yol açıyor.

Vurguncuların kârını kutsal saymak yerine işçilerin güvenliğine öncelik veren köklü bir zihniyet değişikliğini gerçekleştirmek artık bir ölüm kalım meselesi.

Maden kazalarından, hayat pahalılığına, enflasyondan işsizliğe, yoksulluktan sansüre bu iktidarın halka reva gördüğü politikaların tamamına son verilmesi elbette işçilerin örgütlü mücadelesi ile gerçekleşebilir.

Paylaş