Dumanlı bulutlarda bir kasvet

Sırtı kollayan hançeri saklar gibi Galata’nın kurşuni suları

Rıhtımı dövüyor kızgın dalgalar

Martılar çığlık çığlık…

Yelkovan kuşları deliyor hırçın suları

İri gözlü istavritlerin kalkan pulları pür dikkat

Yağlanmış kılıç balıkları yırtıyor derinleri

Ekim sonlarının keskin rüzgârı hâkim yakalı paltolara vuruyor

Haliç’e, Kâğıthane’ye akıyor dolmuşlara istiflenmiş işçiler

İşportacılar serpilmiş kaldırımlara

Limana demirlemiş gemi Marsilya’ya açılacak halatlar boşalınca iskeleden

Güvertede bir kadın, göğsüne ilişmiş kâğıtları yokluyor

Telaşlı bakışları, bir an evvel çözmek ister gibi halatları

Kanlanmış gözleriyle yolcuları süzüyor bir adam

“Kesik saçlı kadın” anonsu geçiyor telsizlerden

Anadolu’nun çileli yollarından, İstanbul’a

Buğday tarlaları, zeytinler, üzüm bağları…

Santraller, lav kusan ocaklar, demir yolları…

Kucak kucak aydınlık

Ve toprağın nadide meyvesi

Bir kez daha

Bu kez demir kıratın hışmıyla ezilmek üzeredir

51’in sonbaharıdır bu

Boğaz utançla yutkunacak sularını Karadeniz’e bugün

O deniz ki mavisine gömülen bir takadan bilir bizi

Biz göğsümüzde kanayan 15 hançerden biliriz Karadeniz’i

Kısa boylu, cevval olanı fısıldıyor:

– Kederli insanların talihi değişsin diye yoldaş, sık dişini

187 yoldaş vakarla bakıyor boğazın sularına belki son kez

Belki son kez dolduruyor içini iyotlu yosun kokusuyla

Sirkeci’de güneş görmez bir izbe

Hani bağırsan hiçbir vicdana erişmez ya bazen

Umudu ezmesin diye yaran,

               Gizlersin ya yoldaşından

Hani aysız gecelerde, mutlaka bir gün diyerek gömersin ya yaşları gözlerine

İşte öyle bir zifiri, yoldaş…

1951’in Ekim’inde oturur göğsümüze

Oysa aydınlık sever sardunya

Fakat doğumundan güneş altına çıkmak yasaktır ona

Açık etmeyin Sardunya’nın sırrını

Uçsuz gökler altında sürgünleri de bilir

Üç adım hücrede maviyi düşünmesini de

Filistin askısını, elektriği…

Şimşeklerin çaktığı yerde başka bir dünya düşlemesini de

Kuruyan yapraklar düşer

Çürüyen kollar kopar dökülür

Fakat arsızdır çoğalır düştüğü yerde

Meraklanmayın çözülmez

– Konuşmadım Bekir Yoldaş, diye bağırmış son sorguda

– Konuşmadım konuşmadım konuşmadım

– Ben de hazırım çalıştırın manyetoyu demiş Bekir yoldaş

Mühür gibi susun siz

Konuşadursun kimlik hırsızları

Bırakın ağıt yakmayı

Yutun hıçkırıkları

Hele bir vakti gelsin

Ah bir vakti gelsin hele

Göreceksiniz çıkar gelir yoldaşlarla

Militandır Sardunya

51’in sonbaharıdır bu

Boğaz utançla yutkunacak sularını Karadeniz’e bugün

O deniz ki mavisine gömülen bir takadan bilir bizi

Biz göğsümüzdeki 15 hançerden biliriz Karadeniz’i

SÜLEYMAN İLERİ

Paylaş