Yüz üç yıl önce, Ulusal Kurtuluş Savaşına katılmak üzere Türkiye’ye gelirken burjuvazinin Karadenizde kurduğu pusuda öldürülen Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşlarını anıyoruz. TKP’nin 28-29 Kânunusani [Ocak] 1921’de öldürülen yöneticilerinin anısı bugün de yolumuzu aydınlatıyor.

Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşları, emperyalizme karşı savaşın en kararlı kesimiydiler. Kurdukları örgütlerle izleyicilerini sömürgeci işgale karşı silaha sarılmaya ilk yöneltenler 15’lerdi. Emperyalizmle uzlaşma politikalarına, bağımsızlığı tehlikeye düşürecek ödünlere, mandacılığa, himayeciliğe asla razı değillerdi.

Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşları, padişahlığa ve halifeliğe karşı laik cumhuriyetin en yılmaz savunucularıydı. Din işlerinin devletten, siyasetten ve eğitimden mutlaka ayrılmasını istiyorlardı. Tarikatların siyasal, sosyal ve ekonomik hayata hükmetmesini, şeyhlerin bilinçlere zincir vurmasını kesinlikle reddediyorlardı.

Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşları, halkın iradesine ortak kabul etmiyor, demokrasiyi işçilerin ve köylülerin, sade yurttaşların egemenliği olarak tanımlıyorlardı. Feodal ağaların, kapitalist kodamanların yönetimini demokrasi olarak sunmanın sahtekârlık olduğunu savunuyorlardı. Toprak reformu, bankaların ve büyük kapitalist şirketlerin kamulaştırılması, planlı ekonomiyle kalkınma, sömürüye son verme temel hedefleri arasındaydı. Emekçi halkın, gerçek üreticilerin devleti de başarıyla yönetebileceğini vurguluyor, kerameti kendinden menkul yüksek bürokratların keyfî yönetimine razı olmamak gerektiğine inanıyorlardı. Sendika ve grev hakkını, düşünce ve düşünceyi dile getirme özgürlüğünü, toplantı ve gösteri hakkını, kadınların seçme ve seçilme hakkını daha en baştan parti programlarına yazmışlardı. Özgürlük eşitlik kardeşlik, akıl bilim çağdaşlık vazgeçilmez değerleriydi.

Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşları, eğitimin ve sağlığın parasız olmasını savunuyorlardı. Yoksul halkın işe, bilime, sanata, felsefeye, spora engelsiz erişmesini sağlamak için her şeyin yapılmasını istiyorlardı. 8 saatlik çalışma, iş güvenliği, insanca yaşayacak ücret, ücretli hafta tatili, ücretli yıllık izin, kapsamlı sosyal güvenlik öncelikleri arasındaydı.

Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşları, işçilerin emekçilerin, sade halkın doğrudan yönetimini savunuyor, Millet Meclisinin yasama ve yürütme erkini birlikte yönetmesini, emekçi halktan yana devrimci hukuk sistemini savunuyorlardı.

Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşlarını pusuya düşürenler, Türkiye halkına büyük kötülük yaptılar. Emperyalizme ve Orta Çağ kalıntılarına karşı en kararlı mücadeleyi savunan halk önderlerinin öldürülmesi, ulusal demokratik güçlerin birliğini havaya uçurdu, antiemperyalist devrimci duruşu zayıflattı. Emperyalizmin ve Orta Çağ kalıntılarının elini güçlendirdi, her şeye rağmen kurulan devrimci Cumhuriyetin siyasal ve sosyal temellerini güçsüzleştirdi. Ağır sonuçlarını bugün hayatımızda acıyla gördüğümüz karşıdevrimci geriye dönüşün tohumlarını ekti.

Türkiye halkı, Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşlarının yolunda, bütün ulusal demokratik güçlerin birliğini sağlayarak Vatan Cumhuriyet Emek mücadelesini zafere ulaştıracak.

Paylaş