Kasım 2023’te Arjantin’de Cumhurbaşkanlığı seçimini aşırı sağcı Javier Milei’nin kazanması, ardından Hollanda’da aynı ay içerisinde genel seçimlerde Geert Wilders’in aşırı sağcı Özgürlük Partisi PVV’nin en çok oyu alan parti olması, sağın bu denli yükseliş nedenlerini enine boyuna sorgulama ihtiyacını doğuruyor. Avrupa Birliğinin diğer ülkelerinde de benzer eğilimler görülüyor. Ama belirtmek gerekir ki, Geert Wilders’in aldığı yüzde 23,6 oy oranı yalnızca 37 milletvekili çıkarmasına yetti ve hükûmeti kurmak için en az 76 milletvekili gerekiyor. Şu ana kadar yalnızca oyların yüzde yedisini almış olan Çiftçi Yurttaş Hareketi Partisi BBB koalisyona katılmaya hazır olduğunu beyan etti. Diğer partilerin koalisyon ortaklığı teklifini reddetmesi göz önünde bulundurulduğunda, bu seçimlerin aşırı sağ açısından, her ne kadar oylarını artırmış olsa da, tam bir zafer olduğu söylenemez.

Bundan önce Almanya’da Ekim ayında iki eyalette yapılan seçimlerde aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi AfD’nin oylarını artırmış olması, 2025 yılında yapılacak olan Alman Federal Meclis seçimleri öncesinde akıllara acaba Almanya’da da aşırı sağ yükseliş mi kaydediyor sorusunu getirdi. Avrupa Birliğinde Avrupa’daki sayıları 14 olarak ifade edilen aşırı sağcı ve milliyetçi partilerin en büyük ikinci grup olma potansiyeline sahip olduğu ve ittifak kurma amacıyla çok kez bir araya geldikleri de biliniyor.

AfD Hessen’de önceki oylarını yüzde 5.3 artırarak yüzde 18.4’e, Bavyera’da ise yüzde 4.4 artırarak yüzde 14.6’ya çıkardı. Bir araştırmaya göre Hessen’de AfD’ye yönelik bir ankette, ankete katılanların yüzde 47’si güvenlik kaygılarını en iyi anlayan parti olması, yine yüzde 42’si yabancıların ve göçmenlerin ülkeye girişini sınırlandıracağı vaadi nedeniyle olumlu bulduğunu, yüzde 69’u ise aşırı sağcı bir parti olarak değerlendirdiğini belirtmiş. AfD’nin kendi seçmenleri arasında ise yüzde 95’i yabancıların ve göçmenlerin ülkeye girişini sınırlandıracağı vaadi, yine yüzde 95’i güvenlik kaygılarını en iyi anlayan parti olması nedeniyle oy verdiklerini açıklamışlar.1 AfD’nin oylarını yükselttiği bu iki eyalet, Hessen ve Bavyera, aynı zamanda Almanya’nın geçmişten bu yana aşırı sağcıların yoğunlukta olduğu eyaletler. Ünlü neonazi terörist grubu NSU’nun (nasyonal sosyalist yeraltı) başta Türklere yönelik olmak üzere ırkçı katliamlar gerçekleştirdiği iki binli yılların ortalarında daha da gün yüzüne çıktığı gibi Nazi yapılanmaları bu eyaletlerde çok eskiye dayanmaktaydı. Fakat dönemin hükûmet yapısının etkisiyle NSU üyeleri yargılanmış, hareketin önüne geçilmişti. Dolayısıyla bu iki eyaletteki sonuçlara bakıp aşırı sağın ülke genelinde de güç kazanacağı yönünde bir yorum yapmak için erken. Geriye kalan eyaletlerin seçimleri Federal Meclis seçimlerine kadar tamamlanacak.

ALMANYA’DA YENİ SOL PARTİ
Sahra Wagenknecht Duisburg’taki Thyssenkrupp fabrikası işçi temsilcileriyle konuşuyor. 23 Ekim 2023

Ancak, aşırı sağcı ve milliyetçilik kriterlerini, Ukrayna’daki savaş çığırtkanı ve son olarak Gazze’de İsrail yanlısı tutumlarıyla adı “sosyal demokrat” veya çevreci, hümanizm kalkanının ardına saklanan “yeşil” ve “sol” olan partiler çoktan aştılar ve sosyal demokratlıkla ve solculukla ilgilerinin kalmadığını gösterdiler. Bu noktada Almanya tam bir laboratuvar gibi. Kuşkusuz Avrupa’nın en büyük ülkelerinden biri olarak Federal Meclisi seçeceği 2025 seçimlerinde dümeni hangi tarafa kıracağı çok önemli. Bu açıdan bakıldığında, bir yandan da, ABD’nin küçük ortağı gibi davranan ve onun Avrupa’daki uzantısı olan Yeşiller Partisi güdümündeki –sağı aratmayan- hükûmet partileri bu iki eyalet seçimlerinde güç kaybetti. Hükûmetin en büyük koalisyon ortağı olan Sosyal Demokrat Parti SPD ile üçüncü ortağı olan ve Marie-Agnes Strack-Zimmermann gibi silah tüccarlarıyla lobicilik faaliyet yürüten milletvekillerinin olduğu Hür Demokrat Parti FDP dahil her üç parti bariz oy kaybı yaşadı.

Elbette başını ABD’nin çektiği emperyalizmin dünya genelinde bölgesel savaşları körüklemesi, her zaman sağın ve aşırı sağın yükselişi için uygun bir zemin yaratmıştır. ABD’nin Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü savaş, ABD Başkanı Biden’in “İsrail olmasaydı bir İsrail kurmak zorunda kalırdık” ifadesiyle somutlaştığı üzere taraf olduğu İsrail’in Filistin’deki soykırımcı savaşı, dünya genelinde gerek devletler gerekse halklar içinde bölünmelere yol açıyor, bu da sol/sosyalistleri etkiliyor. Ukrayna’daki savaşta ABD emperyalizmine ve Rusya’ya yaklaşım konusunda bir bölünme yaşayan dünya genelindeki sol/sosyalist hareket, ne yazık ki Filistin konusunda da bu defa Hamas nedeniyle bir bölünme yaşıyor. Salt bu iki eyaletteki sol/sosyalist oyların durumuna bakıldığında durum hiç de iç açıcı değil. Hükûmetin dümen suyundan giden Sol Partinin (die Linke) gerilemiş olması da sürpriz olmadı. Birçok Alman siyaset bilimci ve sosyolog, Sol Partinin artık parlamentoda tekrar eski gücünü kazanmasının imkânsız olduğu görüşündeler. Sosyolog ve eski Sol Parti üyesi Martin Dolzer, hatalarda ısrarcı olmanın ileriye götüremeyeceğini, gerileteceğini belirtenler arasında.

ALMANYA’DA YENİ SOL PARTİ

Peki soldaki ivme düşüşünün sebebi nedir? Daha doğrusu sol yükselemediği için mi sağ yükseliyor? Yoksa bu, sağ karşısında halka doğru politikalar sunulamaması ile mi ilgili? Oy verme refleksinin yalnızca bunlarla açıklanamayacağını biliyoruz. Bazen en doğru politikalar ve söylemler de halka ulaştırılamadığında oy hanesinde bir karşılık bulamayabiliyor. Bu konuda özellikle Ukrayna’daki savaş konusunda ABD emperyalizmi karşısında net bir tutum benimseyen, barışın yalnızca Rusya ve Çin ile mümkün olabileceğini her fırsatta dile getiren, işçi sınıfının yanında yer alan Alman Komünist Partisi DKP’nin oy oranının yüzde 0,1 gibi bir oranda kalması, elbette üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Ama bu yine de görüşlerinin toplumun çeşitli kesimlerinde etkili olmadığı anlamına gelmez.

Sol Parti, giderek güç yitiriyor. Parti, ABD emperyalizminin Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşta tutumunu hükûmetin savaş yanlısı politikalarına ses çıkarmama üzerine kurmuştu. Sonun başlangıcı denilebilecek sürecin belirleyeni Oskar Lafontaine’in istifasıydı. Lafontaine’in istifası partiye güç kaybettirdi, ancak yine de bireysel bir istifa idi.2 Yani partinin hâlâ bu mesajı değerlendirme imkânı vardı. Çünkü yalnızca Lafontaine değil, parti içinde kalmış olan başta Sahra Wagenknecht de dahil olmak üzere sosyalist, savaş karşıtı ve barışı savunan milletvekilleri çok uzun denilebilecek bir süre partiyi emperyalizmin politikalarına su taşıyan rotasından döndürmeye çalıştı. Lafontaine partiden Mart 2022’de ayrılmıştı. Sahra Wagenknecht’in dokuz milletvekiliyle birlikte istifa ettiği Ekim 2023’e kadar geçen bir buçuk yılı aşkın süre yeterince uzundu. Ama Sol Parti Sahra Wagenknecht ile birlikte yürümeyi ve büyümeyi seçmek yerine onu partiden dışlamayı seçti. Elbette bu durum, artık uzlaşmayı imkânsız hale getiren temel siyasi ayrılıklardan kaynaklanıyordu.

Sahra Wagenknecht ittifakı

Henüz parti kurulmadı, ancak partiyi kurma amacıyla ilk etapta “Bündnis Sahra Wagenknecht-für Venunft und Gerechtigkeit” (“Sağduyu ve Adalet için Sahra Wagenknecht İttifakı”) kısaca BSW adlı dernek kuruldu.3 Sol Partiden istifa eden ve bu ittifak etrafında toplanan 10 milletvekili 12 Aralıkta parlamentoda Sahra Wagenknecht başkanlığında gruplarını kurdu. Parlamento tarafından onaylanmayı bekleyen BSW grubunun başkan yardımcılığına Klaus Ernst ve icra başkanlığına da Jessica Tatti seçildi.

Sahra Wagenknecht’in açıkça dile getirdiği, çift sıfırlı milyonerler ile milyarder zenginlerden alınacak vergi diliminin artırılması talebi, Ukrayna savaşına silah ve para desteğinin son bulması, barış, Rusya karşıtı politikalar nedeniyle endüstriyi yıkıma uğratan enerji politikalarından vazgeçilmesi talepleri kadar önemliydi. Servetten alınacak vergiyi artırma talebi, BSW’nin esasen emekçi sınıflar ve orta sınıftan yana sınıfsal konumlanışı açısından çok önemli. Sahra Wagenknecht’in ifadesiyle, “vergi politikası tamamen değişmeli” ve “düşük ve orta gelirlilerden alınacak vergi azaltılmalı, zenginlerden alınacak servet ve miras vergisi artırılmalı.”Bu sayede örneğin hükûmetin kesmeyi planladığı bekâr annelerin aldığı ödeneğin finansman sorunu çözülmüş olacak. Ayrıca asgari saat ücreti de 14 Euro’ya çıkarılmalı.4

BSW diğer yandan, hükûmetin, toplumun yoksul kesimlerini etkileyecek olan lokantacılık hizmetlerinde katma değer vergisini artırma kararına karşı çıkarak bu verginin düşürülmesini talep ediyor. Wagenknecht’le hareket eden milletvekili Alexander Ulrich’in deyişiyle, bu “bir felaket.” Hükûmetin silahlanma çılgınlığını finanse etmek uğruna, yurttaşların şnitzel yemesini neredeyse lüks hâline getiren bu karar, bu alanda birçok işyerinin kapanmasına yol açabilir.

Diğer bir konu sığınmacı/göçmen sorununa yaklaşım konusudur. Türkiye’de de Avrupa’da da sol/sosyalistler açısından sığınmacılar/göçmenler konusundaki tutum, savaşlar konusunda olduğu gibi, turnusol işlevi görüyor, hangi tarafta durduğunuzu ortaya koyuyor. Sınıfsal duruşu savunmaktan biraz saptığınızda bir anda sağın değirmenine su taşıyan yabancı düşmanı ırkçı-şoven bir çizgiye kayılabilir. Sahra Wagenknecht’in partisinde aktif yer almayacağını, ancak onları desteklediğini belirten Oskar Lafontaine sığınmacılar sorununun savaşı körükleyen politikalardan kaynaklandığını, sorunun çözümünün bizzat yerinde sağlanabileceğini, insanların yaşadıkları ülkelerden sürülmelerinin önüne geçilmesinin zorunlu olduğunu, savaşlara para aktarmak yerine, sığınmacıların geldiği ülkelerde hastaneler okullar yaparak oralara yardım götürülmesi gerektiğini belirtiyordu.5

Filistin konusunda iki devletli çözümü savunan, Gazze’nin yıllardır açık hava hapishanesi olduğunu söyleyen Sahra Wagenknecht, İsrail’in ve Alman hükûmetinin Gazze savaşındaki tutumlarını kıyasıya eleştiriyor. İsrail’in Filistin’deki katliamı konusunda, “Almanlar olarak Yahudilerin yaşamına ilişkin sorumlulukları” ve “İsrail devletinin var olma hakkını savunma sorumlulukları” olduğunu ama bunun “Netanyahu’nun kendini savunmak için yürüttüğü merhametsiz savaşı övmeyi ve desteklemeyi gerektirmediği”ni söylüyor.6 Ukrayna savaşında Alman hükûmeti tarafından Rusya nasıl düşmanlaştırılmaya çalışıldıysa, Filistin konusunda da aynı düşmanlaştırma kampanyası yürütülerek Filistin yanlısı her türlü eylem ve görüş açıklanması yasaklanıyor. Bu açıdan da Sahra Wagenknecht doğru tutumda ısrarcı olmaya devam ediyor.

Sahra Wagenknecht İttifakı zor bir yoldan ilerleyerek Sol Partiden ayrılmanın büyük baskısıyla ve dolayısıyla büyük bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya, ne de olsa Sol Parti parlamentodaki grubunu yitirdi. Diğer yandan Sahra Wagenknecht bir kez AfD’nin seçmenlerini kastederek o partiye oy verenlerin bir kesiminin bilinçli olarak o partiye oy vermediğini, çaresizlikten oy verdiğini söylemişti. Ne oldu? Sol/sosyalistlerin bir kesimi dahil, kamuoyunda Wagenknecht’in partisi faşistlerle işbirliği mi yapıyor diye veryansın edildi. Hayır, öyle değil. Söz konusu olan kitleleri birleştirmek. Emperyalizm kitlelerin uyanmasının önüne geçmek ister ve bu nedenle bütün kesimlerin birbiriyle düşman olmasını tercih eder. Solu/sosyalistleri marjinalleştirmeye çalışır. Emekçi sınıfların ortak antiemperyalist, ulusal demokratik çıkarlar doğrultusunda bir araya gelmesini önlemek ister. Halk kitlelerinin birbirlerine düşmanlaşması emperyalizme ve işbirlikçilerine yarar. Aşırı sağın yükselmesi her zaman emperyalizm açısından biçilmiş kaftandır. Bunu Ukrayna savaşında gördük, neonazi güçler Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşa koşuldu. Eğer toplum sürekli bu propagandaya maruz kalırsa sonunda etkilenir ve zehirlenir. Dolayısıyla bu saldırıyı kırmanın yolu en az aynı derecede propaganda yapmaktan, halkla yakın ilişki kurmaktan, örgütlenmekten geçiyor, BSW da bunu yapıyor. Almanya’da BSW, dümeni sola/sosyalistlere kırmaya aday görünüyor.

1  Bkz. https://www.tagesschau.de/wahl/archiv/2023-10-08-LT-DE-HE/umfrage-afd.shtml

2  Oskar Lafontaine’in Sol Partiden istifa nedenleri ile ilgili değerlendirme için bkz. https://toplumcukurtulus.com/202211/nato-politikasinin-sonuclariabd-baris-istemiyor/

3  Her ne kadar Vernunft kelimesi akıl anlamına geliyorsa da aynı zamanda sağduyu anlamına da geldiğinden, burada kastedilenin sağduyu kelimesi olduğu düşüncesiyle “Sağduyu ve Adalet için Sahra Wagenknecht İttifakı” şeklinde kullanmayı tercih ediyorum. Bir kimseyi aklını kullanmaya çağırmak haddime değil, sağduyusu olmayanları sağduyuya çağırmak anlamında. Ama “Akıl ve Adalet için” de yanlış değil.

4  Bkz. https://www.sueddeutsche.de/wirtschaft/sahra-wagenknecht-wirtschaftspolitik-manifest-1.6294888

5  Oskar Lafontaine ile yapılan röportaj için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=NAgLEBD9rFg

6  Bkz. https://www.tagesspiegel.de/politik/gaza-ist-ein-freiluftgefangnis-wagenknecht-gegen-bodenoffensive-israels-10669597.html ve https://www.spiegel.de/ausland/sahra-wagenknecht-wirft-israel-ruecksichtslose-kriegsfuehrung-vor-a-6956e778-5cad-4635-8319-a3901a298012

Paylaş