Öğrenciler barınamıyor, beslenemiyor, okuyamıyor. Son günlerde canımızı en çok yakan olayların başında KYK yurtlarında zor koşullarda, can güvenliği hiçe sayılan öğrencilerin yaşadıkları geliyor.

Her geçen gün yükselen gıda fiyatları, fahiş biçimde artan ev kiraları, elektriğe suya ulaşıma art arda gelen büyük zamlar ve açlık sınırının bile altında kalan asgari ücret… Türkiye halkı özellikle işçiler, emekçiler, dar gelirli aileler yaşam mücadelesi veriyor dersek herhâlde abartmış olmayız.

12 Eylül askerî darbesinin ardından gelen büyük özelleştirme furyasıyla kapatılan veya özel sermayeye peşkeş çekilen SEKA, TEKEL, Şeker Fabrikaları ve daha niceleri; rant uğruna, sermayenin kasasını doldurma uğruna adım adım özelleştirilen sağlık sistemi, sosyal güvenlik sistemi ve eğitim sistemi.

Önceliği kâr elde etmek değil, halka hizmet etmek olan kamu kurumlarının özel şirketlere satılmasıyla birlikte halkın canı da şirketlerin insafına teslim edilmiş oldu. Son günlerde KYK yurtlarında yaşanan acı verici olaylar kamucu sosyal devlet anlayışının ortadan kaldırılmasının sonucudur.

Kâr odaklı anlayışın getirdiği felaket

Bilindiği üzere 25 Ekim 2023 tarihinde Kredi ve Yurtlar Kurumu KYK’ya bağlı Aydın Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdunda, daha önce birçok kez bozulduğu söylenen asansörün düşmesi sonucu, asansörde bulunan Zeren Ertaş isimli 22 yaşındaki gencecik üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. Asansörde bulunan 15 arkadaşından bazıları da yaralandı. Yurttaki asansörle ilgili olarak belediye ile TMMOB Makine Mühendisleri Odası arasında yapılan asansörlerin periyodik denetimine ilişkin protokolün belediye tarafından sonlandırılarak özel bir şirkete verildiği ortaya çıktı.

İhmaller nedeniyle yaşanan bu acı olaya tepki gösteren, protesto eden öğrencilere ise polisler tomalarla biber gazı sıkarak ve coplarla saldırdı.

Zeren Ertaş’ın devlete bağlı bir yurtta hayatını kaybetmesinden sonra birçok ildeki yurtlarda, kampüslerde, meydanlarda onlarca protesto gösterisi gerçekleştirildi. Zira bu olay ile birlikte on gün içinde yurtlarda üç öğrenci hayatını kaybetti. Bu öğrencilerden ikisi intihar etmişti. Bunlar kaza veya sıradan ölümler değil, çürümüş vurguncu düzenin neden olduğu cinayetlerdir. Bu cinayetlerin sorumlusu, amacı halka hizmet etmek olan kamu kurumlarını özel sektör lehine işlevsizleştiren yetki sahipleridir. Eğitimde öğrencileri kazanç kapısı, müşteri olarak gören aklın sonucunda ne yazık ki bu facialarla daha sık karşılaşmaya başladık.

Hatırlanacağı üzere 2016 yılında Adana Aladağ’da bir tarikat yurduna bağlı olduğu söylenen yurtta 12 kız çocuğu feci şekilde yanarak can vermişti. Yine daha yakın tarihte bir cemaat yurdunda vahşice katledilen Mehmet Sami Tuğrul, geçimsizlikten pahalılıktan intihar eden Enes Kara. Bu faciaların yaşanmasının asıl nedeni yine AKP iktidarının tüm kamu kurumlarını özelleştirmesi, çocukları gençleri, tarikat cemaat yurtlarına itmesi ve kendi gerici liberal rantçı düşüncelerini uygulamasıdır.

Devlet yurtları yetersiz

Barınma maliyetlerinin aşırı derece yükselmesi ve KYK’ye bağlı yurtların kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle, geçen yıl -büyük şehirler başta olmak üzere- Türkiye’nin birçok yerinde öğrenciler protestolar gerçekleştirmiş ve sokaklarda yatmaya başlamışlardı. Buna karşılık AKP iktidarı yurt odalarına yatak ekleyerek kapasite artırmak istedi. Ancak bu, öğrencilerin yaşam kalitesini daha da düşürdü. İktidar yöneticileri kendi itibarlarından, konforlarından hiç ödün vermezken KYK yurtlarında asansörler tamir edilmiyor, denetimleri yapılmıyor, öğrencilere iki öğün temiz, sağlıklı yemek çok görülüyor.

Bakımsızlıktan, güvensizlikten yaşanamayacak hâle gelen KYK yurtlarına bütçe ayırmayan iktidar söz konusu tarikat cemaat yurtları olduğunda kesenin ağzını açıyor. 2023’ün ilk altı ayında Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinden vakıf ve derneklere 522 milyon lira aktarıldı. Aktarılan paranın üç yıl sonunda 5 milyara ulaşması hedefleniyor.

Gençliğin sorunları çözümsüz değil

Tüm bu yaşananlar tesadüf değil, 21 yıllık gerici vurguncu kapitalist AKP yönetiminin bilinçli tercihi. Bu tür iktidarların asıl amacı bir avuç sermaye sahibinin isteklerini yerine getirmek, onların ve kapitalist sistemin güvenliğini sağlamak. Bize reva görülen ise sefalet.

Öğrencilerin insan gibi barınmasına ve beslenmesine katkı sağlamayan, onları tarikat yurtlarına mecbur bırakan, bakımsız KYK yurtlarında ölüme iten düzene geçit veremeyiz. Ülkemizin en üretken, en verimli kesimi olan gençlerin umutsuzluğa sürüklenmesine ve bu sebeple yurtdışında mülteci olmasına razı olamayız. Cumhuriyet döneminde temelleri atılan ulusal ekonomi anlayışıyla bütün sorunların aşılabileceğini biliyoruz.

Gençler, iktidarın şu anda baskılar ve hukuksuz dayatmalarla etkisiz hâle getirmeye çalıştığı meslek odalarına sahip çıkmalıdır. Eğitim başta olmak üzere sosyal güvenlik, sağlık, enerji, barınma, tarım, gıda gibi temel ihtiyaçlarımızı sağlayan alanlarda özelleştirmeyi, tekelleşmeyi durdurmak için Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmalıdır.

Öğrencilerin barınma sorununu çözmek için ilk yapılması gerekenler kullanılmayan/boşta bulunan yapıları dönüştürmek, cemaatlere bağlı yurtları kamulaştırmak ve bir an evvel yeni yurtlar inşa etmeye başlamaktır.

Ayrıca, gençlerin en önemli sorunu olan işsizlik konusu da yine kamucu yatırım-üretim seferberliği ile çözülmelidir. Son olarak, adil bir vergi politikası ile dolar milyarderleri ve milyonerlerinden servet vergisi alınmalı, bu verginin bir kısmı öğrenci sorunlarının çözümü için kullanılmalıdır.

Paylaş