RAMÓN PEDREGAL CASANOVA*
ÇEVİRMEN: FETHİYE KABATAŞ
* Ramón Pedregal Casanova, AMANE Başkanı, AB Filistinli Tutsakları Destekleme Birliği üyesi, Uluslararası Antiemperyalist Cephe üyesi, İnsanlığı Savunan Sanatçılar ve Aydınlar Ağı üyesidir.
Gazze’de 51 Gün, Filistin: Yaşam Direniş Günlükleri, Kriz Günlüğü, Toplumsal Cinsiyet Perspektifiyle Belver Yin ve Jesús Ferrero, Tarihsel Belleğin Yedi Romanı adlı kitapların da yazarıdır.
Bu yazının İspanyolca aslı https://rebelion.org/defensa-mundial-del-pueblo-de-gaza/ adresinde yayınlanmıştır.
10 Şubat 2024
Uluslararası Adalet Divanı kararını açıkladığında Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı UNRWA’ya yönelik saldırı1 çoktan planlanmıştı. Siyonaziler yaptıklarından dolayı mahkûm edileceklerini biliyorlardı, çünkü mahkemede hiçbir özel görüş ya da özel yorum olmayacaktı, sadece gerçekler olacaktı ve öyle de oldu. Bu nedenle MOSSAD’ın verdiği emri hemen ABD, İngiltere, Kanada ve bazı AB ülkeleri uyguladı. Daha sonra diğerlerinin de katılmasıyla siyonist soykırımla işbirliği yapan hükûmet sayısı 18’e ulaştı. Ancak birbirine yardım eli uzatan bu 18 ülkeye karşı, dünyanın geri kalanında siyonizme itaat etmeyen 174 ülkenin olması ne anlama geliyor? Dünyanın mutlak çoğunluğunun işgalci birliğin yalanlarına inanmadığı anlamına geliyor. Bu palavralarına ek olarak, onlarca UNRWA çalışanının Hamas üyesi olduğuna dair herhangi bir kanıt gösteremediler. Bu noktada şunu da eklemek lazım: Hamas, hilesiz bir şekilde ve uluslararası tanınırlıkla kazandığı bir seçimden sonra yasal olarak kurulmuş bir hükûmettir ve bunu yüzde 73 oyla yapmıştır. Bir hükûmet olarak UNRWA aracılığıyla BM ile ilişkisi vardır, yani işgalci İsrail’in suçlamaları aynı zamanda BM’ye ve dolayısıyla onun soykırımına göz yummayı reddeden tüm ülkelere de karşıdır. Hamas’ın seçim zaferinden sonra yaşananlara dikkat çekmek gerekiyor: Siyonaziler, destekçilerinin de yardımıyla Gazze Şeridini denizden, karadan ve havadan abluka altına aldılar ve şimdi Uluslararası Adalet Divanı önünde kınanan soykırımı gerçekleştirmek istediler. O günlerde siyonazi yöneticiler övünerek “Gazzelileri temizleyeceklerini” ilan etmişlerdi. Şimdi ise 2.300.000 kişiyi açlık, susuzluk ve hastalık da dahil olmak üzere mümkün olan her şekilde katletmeyi normalleştirmek istiyorlar.
Dünya çapında devletlerin ve halkların büyük çoğunluğunun buna karşı olması, siyonazilerin başarısız olduğu ve ne kadar çarpıtırlarsa çarpıtsınlar tarihe soykırımcı olarak geçtikleri anlamına geliyor. Unutmamak gerekir ki tüm manevraları aynı planın, aynı siyonist projenin bir parçası: Filistin halkını yok etmek, Filistin’i işgal etmek ve işgal savaşını tüm bölgede sürdürmek –okullarında ve sosyal sistemlerinde yaptıkları gibi– üstünlükçülüğü, ırkçılığı, etnik soykırımı ve soykırımı benimseterek dünyanın geri kalanının da zihnini bulandırmak.
Gizledikleri ve 7 Ekimden bu yana yaptıklarıyla ilgili olarak ortaya çıkan ve “Göbbelsci”2 özlerini doğrulayan veriler hakkında bir not düşelim; çünkü suçlu Netanyahu’nun da itiraf ettiği gibi, söyledikleri yalanı tekrarlayarak kendilerini istedikleri gibi gösterebileceklerine ve daha sonra kimsenin gerçekleri hatırlamayacağına inanıyorlar. İnternette görebileceğiniz bir videoda Netanyahu’nun bu şekilde konuştuğu duyuluyor. Siyonaziler yanılıyor, onların tarihi 1948’de Filistin’in yarısından fazlasının kendilerinin olduğunu ilân ettikten sonra kendini açık ve net şekilde gösteren bir grup katilin tarihidir. El Nekbenin3 tarihi zaten biliniyor.
Ortaya çıkan son karalama örneğine de değinelim: İsrail Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıplarla ilgili korkunç iddiaları, kurtarma görevlileri ve işgal ordusu personelinin açıklamalarıyla örtüşmüyor ve bu açıklamalarda ölümlerden söz edilmiyor. Ordunun kendisi bile belgedeki bazı ifadeleri doğrulayamadıklarını açıkladı. Ancak siyonistlerin ve işbirlikçilerinin kullandıkları propaganda, Filistin halkını ve özellikle de Gazze halkını “kurtarılamaz” olarak göstermek için binbir türlü şekilde tekrarlanıyor.
Oct7FactCheck.com adlı bir araştırma ekibi, aşağıdaki vakaları araştırmak için 12 farklı iddiaya ilişkin bir belge hazırladı ve New York Times’dan alınan bilgilerde farklılıklar ve hatalar buldu: Çamaşır iplerine asılmış bebekler yoktu. Başları kesilen ya da fırınlara konulan bebekler, karınları deşilen hamile kadınlar yoktu. Tecavüz yoktu ve New York Times’da tecavüze uğradığı söylenilen kadının kendisi ve ailesi bunu yalanladı. “Tanıklar” tarafından anlatılan vahşet hikâyelerinin, “tanık” olduğu söylenenler gibi, aksi ispatlanarak sahte oldukları kanıtlandı. Doğru olduğu kanıtlanan şey, işgalci ordunun Apache helikopterleri ve insansız hava araçlarıyla evlerine sığınan yerleşimcileri öldürdüğü ve 7 Ekimde bizzat işgalci ve siyonazi ordu yetkililerinin siyonist gazete YNET tarafından da doğrulanan “emri”, yani Filistin Direnişinin rehineleri olabilecek kişilerin öldürülmesi emrini veren Hannibal Protokolünü yayınladığıdır. İsrail ordusunun tüm bunları yaptığını söyleyen tanıklar bulunuyor. Siyonist gazete YNET, sömürgeci işgal ordusunun Filistin Direnişi tarafından kullanılan 70 araçlık bir konvoya saldırdığını doğruladı. Kaç kişinin öldürüldüğü bilinmiyor. İsrail ordusu işgalci yerleşimi Be’eri’de kendi halkından 13 kişiyi kaldıkları eve tanklardan ateş açarak öldürdü ve yerleşimcilerin barındığı diğer 200 evi de tankla vurdu.
Saldırıyı yöneten komutan, New York Times tarafından bile bir kahraman olarak ilân edildi, ancak şimdi bunun Hannibal Protokolü ile yapıldığı bilindiğinden öldürülenlerin aileleri olayların soruşturulmasını talep ediyor.
Zulümlerini örtbas etmenin, çarpıtmanın ve kendilerini kurban göstermenin asıl dayanağı siyonazi yalanıdır, bu nedenle siyonist TV kanalları söz konusu suçlardan söz eden yazılarla videolar yayınlarlar, amaç izleyicileri dehşete düşürmek ve gözlerini nefretten kör etmektir. Sömürgeci İsrail Devletinin tarihi boyunca söylenen tüm bu yalanlar, kendilerini acı ve gözyaşlarıyla dolu olarak, kurban ve masum olarak sunmaya ve böylelikle de soykırımlarını haklı çıkarmaya hizmet ediyor.
Filistinlilerin açlık, susuzluk ve hastalıktan ölmesi için siyonazizme itaat eden 18 hükûmetin yöneticileri ve arkasında duranlar, siyonazi soykırımını desteklemeyi reddeden dünyanın geri kalan 174 ülkesiyle karşı karşıyadır. Onlar soykırımın suç ortaklarıdır. Uluslararası Adalet Divanında Nikaragua’nın önderliğinde birçok ülke tarafından kınanmışlardır ve yaptıkları dünyadaki birçok hukuk örgütü tarafından izlenmektedir. Uluslararası Adalet Divanında mahkûm edileceklerdir.
1 İsrail’in kimi UNRWA çalışanlarının Hamas’la ilişkili olduğu iddiasıyla birlikte ABD ve kimi AB ülkelerinin UNRWA’ya finansal desteğini çekmesi kastediliyor.
2 Adolf Hitler’e en yakın isimlerden olan Joseph Göbbels’e ve “Büyük Yalan” olarak bilinen tekniğine atıfta bulunuyor.
3 Filistin halkının zorla mülksüzleştirildiği ve yerinden yurdundan sürüldüğü 1948 felaketi.