Bugün kapitalist sistemin bizlere dayattığı işsizlik, yoksulluk, pahalılık ancak dayanışmayla ve mücadeleyle aşılabilir. Ekonomik krizin daha da katmerli hâle getirdiği bu zor günlerde işsizler, yoksullar, emekçiler bir çıkış yolu arıyor. Tarihe bakalım. Onlarca deneyime bakalım. Hemen görebiliriz ki, bu çıkış yolu birlikten ve mücadeleden geçiyor. Her alanda olduğu gibi sendikal alanda da işçi mücadelesinde de çıkış yolu bir araya gelmekten, daha güçlü olmaktan, daha diri durmaktan geçiyor.

Egemenlerin bugün Türkiye işçi sınıfına biçtikleri rol açık bir şekilde bu krizin faturasını ödettirmektir. Büyük sermaye kârına kâr katarken, fahiş fiyatlarla vurgunculuk yaparken AKP iktidarı sermaye sınıfı daha da semirsin, servetine servet katsın diye patronları teşviklerle, vergi muafiyetleriyle ve ihalelerle besliyor. Bugün açıkça ekonomik krizin faturası işçi sınıfına kesilmeye çalışılıyor.

Ancak işler elbette sermaye sınıfının ve iktidarın istediği gibi gitmiyor, gitmeyecek. İşte pahalılıktan, yoksulluktan, çalışan yoksul durumundan kurtulmaya çalışan, haklarını, emeklerinin karşılığını, alınterini almak isteyen kargo işçileri, Pas South işçileri, Farplas işçileri düzenledikleri eylemlerle, grevlerle, direnişlerle işçi sınıfı cephesinde baharın gelmekte olduğunu, gelecek güzel günleri müjdeliyor gibiler.

Hizmet sektöründen metal sektörüne, petrokimyadan tekstile birçok alanda işçiler, temel çalışma koşullarının iyileştirilmesi için örgütlenme mücadelesi veriyorlar. Bu mücadelelerin bazılarında başarı sağlanıyor. Bazı örgütlenmeler kısmi sonuç veriyor, birtakım örgütlenmelerde ise burjuvazinin uyguladığı baskılar ve Türkiye’deki çalışma mevzuatının patrondan yana olması direnişleri boğuyor.

Kuryelerin mücadelesi: Hem esnaf kurye modelini sorgulattılar, hem haklarını aldılar, hem de sendikalı oldular

Kargo işçilerinin bir araya gelmeleri, örgütlenmeleri ve mücadele ederek çalışma koşullarını iyileştirmeleri, daha iyi bir ücret almaları bu dönem yaşanan en önemli işçi hareketlerinden biriydi. Kargo işçilerinin eylemlerinin fitilini Trendyol Express çalışanları ateşledi diyebiliriz.

Ocak ayı sonuna doğru kendilerine verilen yüzde 11’lik ücret zammına karşı iki günlük iş bırakan bu işçiler kargo sektöründe çalışan diğer işçilere de örnek oldular.

Yasalara göre işçi statüsünde olmayan esnaf kurye modeline göre çalışan bu insanlar, resmî enflasyonun yüzde 36 olarak açıklandığını, Trendyol şirketinin kendi kadrolu çalışanlarına yüzde 46 oranında ücret zammı yaptığını, dolayısıyla kendilerine yapılması planlanan yüzde 11’lik zammın hiçbir derde deva olmayacağını söyleyerek eyleme başladılar. Daha sonra kargo ve taşımada sendikasız ve güvencesiz çalışan işçilerin eylemleri ard arda geldi. Hepsiburada işçileri, Migros depo işçileri, Scotty esnaf kuryeleri, Hepsijet çalışanları, Yemek Sepeti işçileri alınterinin karşılığını almak için sokaklara döküldüler.

Düşük ücretlerle, güvencesiz koşullarda çoğu sigortasız ve sendikasız çalışan kargo işçilerinin eylemleri önemli kazanımlarla sonuçlandı. Yağmurda, karda, kışın soğuğunda, yazın yakıcı güneşinin altında çalışan bu işçilerin kazanımları aslında yasa tarafından işçi bile kabul edilmeyenlerin başarı hikâyesine dönüştü.

Bu örgütlenme ve eylem deneyimleri esnaf kurye modelinin de sorgulanmasını beraberinde getirdi. Aslında insanların fiili olarak örgütlü bir güç olduğunda büyük başarılar elde edilebileceğini açıkça gözler önüne serdi.

Pas South işçilerinin direnişi sürüyor!

Bu dönemin örgütlenme ve sendikalaşma deneyimlerinden biri de Pas South işçilerinin Trakya’da Petrol-İş Sendikasında örgütlenerek yaptıkları direniş. Almanya merkezli Pas South şirketi hem Arçelik’e, hem de yine Almanya merkezli olan Bosch firmasına ara mal üretiyor. Bu firmaların tedarikçisi veya taşeronu da denilebilir. Fabrikada yaklaşık 200 işçi çalışıyor.

İşçiler ağır çalışma koşulları ve düşük ücretler karşısında sendikalı oldular. İşçiler örgütlenip işyerinde çoğunluğu sağladıktan sonra patron işçilerin örgütlülüğünü kırmaya çalıştı. Sendika Şubat ayının başında işyerinde toplu sözleşme yapmak için yetki aldı. Ancak patron yetkiyi alan sendikayla toplu sözleşme imzalamak yerine Şubat ayı ortasına doğru işçileri işten atmaya başladı. Mart ayına girerken toplam 19 işçiyi işten attı. Sendika ve işçiler işyeri önüne çadır kurarak direnişe geçti. Patron bu yazı yazılırken 44. gününü geride bırakan işçilerin, fabrika önündeki direnişini kırmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

İşçilerin kararlı duruşu ve direnişi patronun bütün bu baskılarını boşa çıkarmaya yeter. Ancak bu işyerinde de işçilerin karşısına sendikal hareketin önündeki en büyük engellerden biri olan “yetki meselesi” çıkıyor. Birçok işyerinde sendikalar gerekli çoğunluğu sağladıktan sonra yetki için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuru yapıyor. Bakanlık hem sendikaya, hem de patrona toplu sözleşme yapılması için yetki yazısını gönderse de patron yetkiye itiraz ediyor ve aylar hatta yıllar süren yetki süreci mahkemelerde devam ediyor. Elbette bu süreçte patronlar işyerinde sendikalı işçiler üzerindeki baskıyı artırıyorlar ve sendikayı yok etmeye çalışıyorlar. İşte Pas South’ta patron bu taktiği uyguluyor. Ancak diğer taraftan da yukarıda söylediğimiz gibi işçilerin direnişi Petrol-İş Sendikası öncülüğünde sürüyor.

Farplas işçileri: Birleşe birleşe kazanacağız!

Yine son dönem yaşanan örgütlenmelerden bir diğeri de Farplas işçilerinin örgütlenmesi. Kocaeli’nde kurulu Farplas işyerinde çeşitli taşeron şirketler oluşturan Farplas patronu işyerindeki bu taşeron şirketleri farklı işkollarında göstererek işçilerin mücadelesini bölüyor ve işçilerin bir araya gelmesine engel olmaya çalışıyor.

Farplas patronu için zorun başlangıcı 2022 yılının ilk günleriydi. Ocak ayında işyerinde sendikal örgütlenme sürecini hızlandıran Birleşik Metal İşçileri Sendikası, Lastik-İş Sendikası ve Limter-İş Sendikası bu işyerindeki taşeronların farklı iş kollarında olmaları nedeniyle birlikte örgütlenme çalışması yürüttüler.

İşyerindeki yoğun sömürü, kötü çalışma koşulları, düşük ücretler ve baskılara karşı işçiler bir araya geldiler, örgütlendiler. Patronun fabrikayı taşeron şirketler arasında bölerek sendikal örgütlenmeyi yok etmeye yönelik çabalarını boşa düşürdüler. Ancak yeniden yetki sorunu ortaya çıktı. Yetki alınmasına rağmen patron toplu sözleşme yapmaya yanaşmadı ve her zaman yapılanı yaparak yetkiye itiraz etti. Dolayısıya yine ayları ve hatta yılları alacak yetki süreci mahkemelerde devam edecek.

Patron burada da uzun sürecek yetki mücadelesi süresince sendikalı işçilere baskı yapmaya devam edecek. Bu süreçte işyerindeki sendikalı işçileri tespit etmeye ve işten atmaya çalışacak. İşçiler ve sendikalar ise işyerinde yeniden güç biriktirecek, taban örgütlenmesini güçlendirmeye çalışacak. Sendikaların ve işçilerin kararlılığı ve mücadelesi ileride başarıyı da beraberinde getirecektir.

Sonuç yerine

Yukarıdaki işçi eylem ve direnişleri son dönem sınıf hareketini ve sendikal hareketi belirleyen, yönlendiren ve dersler çıkartılması gereken örgütlenme ve direniş deneyimleridir. Kargo işçileri son yılların en örgütsüz alanlarından birinde çalışan işçileri bir araya getirmeyi başardı. Petrol-İş Sendikasında örgütlenen Pas South işçileri ve Birleşik Metal, Lastik-İş ve Limter-İş sendikalarında örgütlenen Farplas işçileri ise örgütlenmenin engellenmesi için aynı işyerinde birçok taşeron şirkete bölünen işçilerin birlik ve mücadelesi ile önemli kazanımlar sağlayacaklarını ortaya koydular. İşte bu yönleri ile bu direnişlerden çıkarılan dersler ve deneyimler sendikaların, işçi sınıfının ve işçi hakları için mücadele verenlerin yoluna da ışık tutmalıdır.

Paylaş