2. Dünya savaşında Hitler’in Nazi orduları, Sovyetler Birliği’ne saldırdığında Ukrayna Halkı ortak vatanlarını savunmak için tereddüt etmediler. Kızıl Ordu’nun her kademesinde fedakârca görev yaptılar.

1991’de Sovyetler Birliği’nin dağıtılması kararından sonra geçen otuz yılı aşkın sürede Ukrayna da kapitalist yağmaya açıldı. Ülke ABD-AB-NATO’nun müdahalelerine açık hâle geldi. Rusya’yla ilişkileri inişli çıkışlı oldu. Halkta Rusya’yla dostluk duyguları egemen olmasına rağmen, yöneticiler ciddi oy karşılığı olmayan Nazi işbirlikçisi Bandera’nın ardıllarını bürokraside ve orduda kritik görevlere getirdiler. Bu durumu bizim ülkemizde ciddi oy karşılığı olmayan Fethullahçıların AKP ile işbirliği içinde bürokraside, poliste, orduda kritik görevlere gelmelerine benzetebiliriz. Öyle ki, ülke yönetimine toptan el koyacak güce ulaştıklarına inandılar ve 15 Temmuz 2016’da başarıya ulaşamayan darbe girişiminde bulundular.

‘Maydan’ olayları,Yanukov iç’e darbe

2010 yılında Rusya’yla dostça ilişkiler geliştireceğini vaad eden Viktor Yanukoviç, ABD ve AB’nin desteklediği Yulya Timeşenko’yla yarışarak cumhurbaşkanlığını kazandı. Yanukoviç, 2013 yılında Ukrayna’yı AB’ye bağlayacak ortaklık anlaşmasını imzalamadı. Bu kararın ardından 2014 yılında ‘Maydan’ olarak adlandırılan Kiev meydanı işgal edildi. Bu tarihte ABD’de Barak Obama başkan, bugünkü ABD Başkanı Joe Biden ise başkan yardımcısı olarak Ukrayna dosyasının sorumlusuydu. Ülke çapında saldırılarda yüzlerce insan öldürüldü, Yanukoviç’e suikast girişiminde bulunuldu. Darbe başarıya ulaştı, Yanukoviç ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

2014 Mayıs ayında yapılan seçimleri Pyotr Poroşenko kazandı. Poroşenko’nun dönemi yolsuzluklarla anılır. Biden’in oğlu Hunter Biden bu yıl içerisinde Ukrayna’nın en büyük doğalgaz şirketi Burisma’nın yönetim kurulu üyesi olur. Poroşenko’nun görev süresinin son yılında, 2019 Şubat’ında Ukrayna Parlamentosu, NATO ve AB üyeliğini “Ülkenin milli hedefi” olarak anayasaya ekler.

Zelenski kurtarıcı olarak geldi

31 Mart 2019’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda Vladimir Zelenski yüzde 30,4’le en yüksek oyu aldı. Poroşenko ise yüzde 17,8 ile ikinci oldu.

21 Nisan 2019 tarihinde yapılan ikinci tur seçimlerinde Vladimir Zelenski yüzde 73 oy alarak Cumhurbaşkanı oldu.

Halkını aldatmak suçtur

Zelenski seçim programını açıklarken Ukrayna’nın güneydoğusundaki Donbas bölgesinin sorunlarını barışçı şekilde çözeceğini, Rusya’yla dostluk ve karşılıklı yarar ilkesince eşit ilişkiler geliştireceğini vaad etti. Bunun etkisiyle ABD yanlısı Poroşenko’ya karşı yüzde 73 onayla seçildi. Halka verdiği sözleri yerine getirmeyen Zelenski, Ukraynalı Banderacı’ların, ABD-NATO’nun etkisinde, iradesi olmayan bir yönetici oldu. Donbas bölgesinde sorunları çözecek Minsk anlaşmasını uygulamadı.

2022 Ocak ayında Rusya Federasyonu NATO’nun genişlemesinin Rusya’nın ulusal güvenliğini tehdit ettiğini belirterek bu temel sorunu artık erteleyemeyeceklerini belirttiler. ABD ile NATO’ya çeşitli güvenlik garantileriyle ilgili teklifler ilettiler ve bu belgeleri dünya kamuoyuna da açıkladılar. Teklifin özü Ukrayna’nın NATO’ya alınmasının Rusya için varoluşsal tehlike olduğu, asla kabul edilemeyeceğiydi. ABD ve NaATO bu teklifleri müzakere etmek yerine Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini tercih etti. Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırttı, silahlı bir çatışmada Rusya’nın zayıflayabileceğini umarak Ukrayna’yı kurban etti.

Sağduyulu yönetici halkına verdiği sözleri tutmak için çabalar, onu tehlikelerden korur, emperyalistlerin ayartmalarına kapılmaz. Başta Zelenski olmak üzere Ukraynalı yöneticiler gecikerek de olsa halka verdikleri sözün gereğini yerine getirmeliler. Ülkelerinin daha fazla zarar görmesini engelleyecek tedbirleri alarak iki kardeş halkın birbirini tüketen savaşını onurlu bir barış anlaşmasıyla taçlandırmalılar.

Türkiye hem Rusya’yla, hem Ukrayna’yla dost olmalı, dost kalmalıdır. Savaşın barışa dönmesi için kolaylaştırıcı olmalıdır. NATO’suz Karadeniz, bütün bölge ülkelerinin yararınadır, bu vesileyle Montrö anlaşmasının değerini tekrar anımsayalım.

Paylaş